DUYURU

Hemşireler ve ebeler yılınız kutlu olsun

  • 14.05.2020

Modern hemşirelik mesleğinin kurucusu sayılan Florence Nightingale’in doğum günü olan 12 Mayıs her yıl ‘Dünya Hemşireler Günü’ olarak ve takip eden hafta ‘Hemşireler Haftası’ olarak, ülkemizde de 1964 yılından beri kutlanmaktadır.

 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 72. Asamblesinde 2020 yılını ‘Dünya Hemşireler ve Ebeler Yılı’ olarak ilan ederken Florence Nightingale’e ithafen (200.doğum yılı olması) bilinçli bir tercih yaparak bir yandan modern hemşireliğin kurucusu kabul edilen Nightingale’i onurlandırmayı, bir yandan da hemşirelik mesleğinin günümüzde var olan sorunlarına dikkat çekmeyi amaçlamıştır.

 

‘İnsana hizmet etmek/bakım vermek’ diye kısaca tanımlanabilecek hemşirelik mesleğinin tarihi hekimlik mesleği gibi çok eskilere dayanmaktadır. Eski zamanlarda toplumun içinde var olan, kuşaktan kuşağa aktarılan deneyimler ile devam eden meslek, geleneksel uygulayıcıları tarafından icra edilmekteydi. Bugün kendine özgü bilimsel bir eğitimi, uygulama alanı, kuralları ve görev tanımı olan hemşirelik mesleği sağlık sisteminin ve sağlık hizmetinin temel bileşenlerindendir.

 

Yakın zamanda yaşadığımız Covid-19 pandemi sürecinde sağlık sisteminin ön saflarında yer alan hemşirelerin ne kadar önemli bir görevi üstlendiklerini bir kez daha yaşayarak öğrendik. Bu vesile ile mesleğin saygıdeğer üyeleri ve sağlık ekibimizin vazgeçilmez parçası hemşirelerimizin bu zorlu zamanda hemşireler gününü kutluyor, en derin şükranlarımızı sunuyoruz.

 

Mesleğin tanımı 1860 yılında Florence Nightingale tarafından “hastayı iyileştirmek için hasta çevresini düzenleme ve iyileştirme eylemi” olarak yapılmıştır. Bugün kabul edilen modern tanımı ise 1955 yılında Virginia Henderson tarafından “bireyin sağlığına ve bağımsızlığına kavuşma sürecindeki dinamik güç” olarak yapılmıştır. Henderson, “hemşirenin temel ve benzersiz görevi, sağlam ve hasta bireylere, sağlıklarını korumaları veya tedavileri sırasında veya huzur içinde ölmeleri için, yardım eden güç olmaktır. Hemşire bu yardımı, birey yeterli kuvvet, istek ya da bilgiye sahip oluncaya ve bunları yardımsız yapabilecek duruma gelinceye kadar sürdürür. Bireyi en kısa zamanda bağımsızlığına kavuşturmayı amaçlar” demiştir.

Türk Hemşireler Derneği (THD) ise 1981’de yaptığı tanımında “Hemşirelik bireyin, ailenin ve toplumun sağlığını ve esenliğini koruma, geliştirme ve hastalık halinde iyileştirme amacına yönelik hemşirelik hizmetlerinin planlanması, örgütlenmesi ve değerlendirilmesinden; bu hizmetleri yerine getirecek bireylerin eğitiminden sorumlu bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir” demiştir.

 

        DSÖ (1993), hemşirelerin işlevlerini, dört ana başlık altında toplamaktadır;

1. Tedavi edici ya da rehabilite edici amaçlarla bireye/hastaya, aileye ya da topluma hemşirelik bakım hizmetinin götürülmesi ve bu hizmetin yönetimi,

2. Hastaların, hastalara bakım verenlerin ve sağlık bakımı personelinin eğitilmesi,

3. Sağlık bakım ekibinin etkin bir üyesi olarak hizmet vermek,

4. Eleştirel düşünce ve araştırmalar yoluyla hemşirelik uygulamalarının geliştirilmesidir.

 

Bilim ve teknolojinin tıp alanında sağladığı gelişmeler, modern hayatın insan yaşantısına olan etkileri, nüfusun yaşlanması, göç gibi demografik değişimler, sağlığın korunması ve geliştirilmesi bilincinin yaygınlaşması, kadın hareketleri, etik ilkelere verilen önemin artması gibi birçok faktör hemşirelik mesleğinin uygulamalarında ve eğitimde değişim ihtiyacını doğurmuştur. Bununla birlikte mesleğin gelişmesi ile sorunlar görünür hale gelmiştir.

 

Bugün hemşireler sağlık sektöründeki önemli insan gücünü (%59) oluşturmaktadırlar. Ülkemizde yaklaşık her 10.000 kişiye 20-29 hemşire düşmektedir. Geleceğe yönelik hemşirelik mesleğini bekleyen en önemli problemlerin başında sayı yetersizliği gelmektedir. Yetersiz sayı, uzun ve ağır çalışma şartlarını beraberinde getirmektedir.

 

Eğitim açısından incelediğimizde, dünya genelinde lise sonrası ortalama 3 yıl eğitim almak gerekmektedir. Ancak gelişmiş ülkelerin çoğunda bu süre 4 yıla uzuyor. Bu konuda en önemli eksiklerin başında lisans eğitiminde alana yönelik eğitimlerin (aile hekimliği hemşirelik eğitimi gibi) yetersiz kalması ve verilen eğitimin sadece hastane ortamı ile sınırlı kalması gelmektedir. Uzmanlaşmak için yeterli eğitim fırsatlarının olmayışı hemşirelerin günümüzde hak ettiği değeri zaman zaman görememesine yol açmaktadır. Mesleki rollerinin güncel sağlık hizmet sunum modelleri ve ihtiyaçlarına göre yeniden tanımlanması ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi toplum sağlığının geliştirilmesi için son derece önemlidir.

 

Bugün görev yapan hemşirelerin %80’i kadınlardan oluşmaktadır. Bu durum erkekler açısından mesleğin yapılmasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca erkek egemen toplumlarda da mesleğin ikinci planda bir meslek gibi algılanmasına yol açmaktadır. Bu nedenle mesleğin cinsiyet ayrımını ortadan kaldıracak şekilde planlamalar yapılması gerekmektedir. Bu amaçla toplumda erkek hemşire imajının yerleşmesi ve meslek seçimi döneminde mesleğin erkek öğrencilere de tanıtımının yapılması gibi topluma yönelik çok katmanlı çalışmalar sürdürülmelidir.

 

Bugün hemşirelerin karşı karşıya kaldıkları sorunlar bunlarla sınırlı değildir. Mesleki risklerden ücretlendirmeye, mesleki tükenmişlikten baskı ve şiddete dek varan çok çeşitli sorunları vardır. Tün bunların 2020 yılının oluşturduğu olumlu atmosferde daha görünür ve konuşulur olması, çözüm oluşturmada iyi bir başlangıç olması dileği ile,

Dünya Hemşireler ve Ebeler yılını kutluyoruz…

 


Bu sayfaya yorum eklemek için giriş yapın